9 Temmuz 2010 Cuma

Artı Eksi Listesi..


Evet, Ardamı özlüyorum. Hem de çok. Şu anki hormonel dengesizliğimin buna katkısı da bol elbet ama asıl sebepleri şunlar:


Kokusunu özlüyorum
Bana dokunuşunu özlüyorum
Öpüşünü özlüyorum
Sarılışını özlüyorum
Gülünce aradan çıkan o küçük dişini özlüyorum
Küçük kulaklarını katlamayı, kafasını “küçük kafalı” diye sevmeyi özlüyorum
Motoruyla beni gezdirmesini özlüyorum
Her şeyi yapabilecekmişim gibi hissettirmesini, beni benden iyi bilmesini özlüyorum
Merdivenlerden çıkarken ayakkabılarının çıkardı lastik sesini özlüyorum
Motorunun yaklaştığını duyunca kalbimin deli gibi çarpmasını özlüyorum
Ona bir çıt daha iyi gözükmek için kendi çapımda verdiğim küçük çabaları özlüyorum
Çılgın sevişmelerimizi özlüyorum
Teninden aldığım elektriği özlüyorum
Beraber film izleyip, çekirdek çıtlamamızı özlüyorum.
Onu paten kayarken izlemeyi özlüyorum
Kendimi özel hissettirişini özlüyorum
Beraber rahat vakit geçirmeyi özlüyorum
Saçma sapan şeylere gülüşlerimiz özlüyorum
Kediyi beraber çıldırtmamızı özlüyorum
Gece yarısı hazır makarnayı suya atarak ona yaptığım yemeği afiyetle yemesini izlemeyi özlüyorum
Konuşacak bir şeylerimizin oluşunu özlüyorum
Akşam konuşacağımızı bilerek kafamda bütün günü ona anlatacak şekilde derlemeyi özlüyorum.
Onunla umarsızca para derdimiz olmadan beraber yaşamayı özlüyorum.
Boş günlerinde bütün günü beraber el ele, koyun koyuna geçirişimizi özlüyorum
Onsuz bir gelecek düşünemeyişimi özlüyorum. Hala pek düşünemiyorum aslında, o yüzden geleceğe bakmıyorum pek.
Nerede kiminle ne yaptığını bilmeden %100 ona güvenip kendimi ona bırakabilmeyi özlüyorum.
Zor kararlarımda yanımda olup mantığın sesi olmasını özlüyorum. Ne kadar daha sonra duygusal özlemini itiraf etmiş olsa da.
İlişkimizin başındaki “biz”i özlüyorum. Ben de, o da çok değişmişiz fiziksel olarak, ;Ruhsal olarak da çöküşe geçmişiz.
Ortaköy’deki halimizi özlüyorum. Dışarısı yıprattı bizi. Ve bu çöküşe hazırladı.
Bunların hepsinin farkında olup yine de bunları yaşadığım için şanslı sayıyorum kendimi. 3 ay boyunca her gün özlemini duyduğum birini bana verdiği için, yokluğunu hissettiğim bir ilişkiyi bana yaşattığı için, her şeyin ilkini bu kadar güzel biriyle, bu kadar güzel şekilde paylaşabildiğim için “evren” teşekkür ediyorum. Şükürler olsun Arda’yı bana verdiği için. Eminim almasında da daha büyük bir “ilahi müdahale” vardır. Belki de bir zaman sonra geri verecektir



Tabii her şey güllük gülistanlık değildi. Tozpembe gözlüklerle de bakmıyorum olaya. Hatırlıyorum:



Beni ne kadar sevmiş olsa da o en başından bu ilişkiye “eğlencelik” gözüyle baktı
İlk zamanlar kendimi inanılmaz özel hissettirmesine rağmen, son zamanlarda “erkek arkadaşlarım yanında seni aramak istemiyorum” a döndü olay.
Benim ona ihtiyaç duyduğum kadar hiç bir zaman o bana ihtiyaç duymadı.
Ailesine karşı gelecek gücün onda var olmasına rağmen, bu gücü benim için savaşmakta kendinde bulamadı. Gerçi burada dürüst olmak gerekirse sanırım ben de kendimde bulamadım.
Oturup kalkmasını, biraz şık olmasını, kaliteli ortamlarda nasıl davranılacağını bilemedi, bilemezdi zaten ama öğrenirdi.
Ben o her çağırdığında gittim, ama o her çağırdığımda gelmedi.
Onun beni benim onu özlediğim kadar özlediğini zannetmiyorum
Duygularını bir türlü ifade etmedi hiç, bütün ilişkiyi “içinde yaşadı” o. Özellikle söylemiş olamama rağmen bir çiçek almadı bana
Beni benden fazla düşündüğünden doğum günümü piç etti. Hiç bu kadar kötü bir doğum günü geçirmemiştim. Ama yılbaşında telafi etti gerçekten bunu da.
Beni bırakabilmiş olmasından nefret ediyorum. Mantığın ikimiz için de bir yerde duyguların önüne geçebilmiş olabilmesinden nefret ediyorum. İşte tam burada o iğrenç “demek ki yeterince sevmemişiz birbirimizi” durumu geliyor. Çünkü tamam ben daha bir çıt çok savaştım belki ama ben de oluruna bıraktım en sonunda.
Daha ayrılmadan onun bu ilişkiye kendini sırf bu yüzden tam vermediğini biliyordum. Ve bundan nefret ediyorum. Ben başından beri aynı başladım, o da aynı başladı belki ama aynı sayfada değildik herhalde.
Yaklaşık 3 ay geçiş olmasına rağmen her motor sesine dönüp bakıyor olmamdan nefret ediyorum
Bu ilişkiyi kafamda bitirmeye hala hazır olmayışımdan nefret ediyorum.
Onun benim istediğim adam olamamasından nefret ediyorum.
Beraber bir tatil yapamamış olmamızdan nefret ediyorum. Ama imkânımız olsa da yapamazdık fazla atletik o benim tatilim için. Gerçi her zaman “Uludağ”ımız olacak.
Uludağ’da telesiyejde bana dönüp “Biz de adammışız be Etik!” dedikten 1 ay sonra benim onun için daha güzel planlarım varken kendini o hayalini kurduğu küçük kutuya hapsetmesinden nefret ediyorum.
Ortaköy’den sonra dışarıda sudan çıkmış iki balık olarak bir oraya bir oraya salınmış olmamızdan nefret ediyorum. Bir türlü ne yapmak istediğine karar veremeyip ben onu 5 saat oturup beklemişken benimle sadece 1 saat oturmuş olmasından nefret ediyorum.
Onun da ilklerini benimle yaşamış olduğunu çat pat biliyor olmama rağmen bana bunu hissettirmemiş olmasından nefret ediyorum.
Her gözümü kapattığımda, hatta kapatmadığımda onu görmekten nefret ediyorum.
Bir küçük sözle beni geri kazanabilecek olmasından ve bunu yapmayacağını bilmekten nefret ediyorum.
Her gittiğim yerde onun görmek istemekten, aslında görmememin daha iyi olacağını bilmekten ve en sonunda onu görmeyince üzülmekten nefret ediyorum.
Aklımda başkalarıyla yeni, bir ilişki kurduğu ve ya kuracağı gerçeğiyle boğuşmaktan nefret ediyorum.

Eskiden anlamsız gelen bütün şarkıların benim için yazılmışlar gibi gelip gözüme yaşlar doldurmasından nefret ediyorum.
Beni “iki” kere gözümde yaşla terk ettiği merdivenlerin başına her geldiğimde ağlamaya başlamaktan nefret ediyorum.
Beşiktaş’tan her geçtiğimde kalbimim küt küt atmasından ve seni orada göremeyince yaşadığım hayal kırıklığı ve hüzünden nefret ediyorum.
Seni özlüyor olmaktan, benim yerime yalnızlığı seçmiş olmandan nefret ediyorum.
Beni aramama gücünü kendinde bulabilmenden nefret ediyorum.



Sensizlikten nefret ediyorum...

4 Temmuz 2010 Pazar

Ardaaaaaa!!!!!!!

Hadi gel arttık yeterrr!!!!!

Bana yetmediği gibi sana da yetmesin istiyorum! Benim aradığım gibi sen de beni ara istiyorum! Yokluğumun farkında ol varlığuımı iste istiyorum!

Çok mu şey istiyorum?!?!

Yeter bence bu kadar.. Artık yen korkularını da hayatı yaşayalım biraz..